Bir çocuk vardı. İnsanlara kolay kolay ısınamadığım halde, tanışır tanışmaz kendime çok yakın hissettiğim bir çocuk. Çok eğlendiğimizi hatırlıyorum, dans hayalleri kurulduğunu. Mayıs başlarıydı. Sonra zaman geçti, bir sürü şey yaşandı. İyi ve kötü. Yavaş yavaş siliniyorduk, birbirimizin hayatından. Sonra da, gittik. Tamamiyle. Çok uzun zaman geçti. Sonra bir gece rüyama girdi. Kendini hatırlattı tekrar. Güzel bir çocuktu.

O süre zarfında hiç aklıma gelmemiş miydi? Gelmişti tabi ki. Fakat bir şeyler yazmam için o rüyayı görmem gerekliydi. (Yani gerekliymiş.) Bu yazıyı okumayacak olması da çok güzel aslında. Belki okur, bilmiyorum. Okur da, bir an "ben miyim acaba?" tereddüdünde kalmasın diye de Jackie Wilson.

Son söz olarak da, öyle işte.